Basın camiasında derin izler bırakan köklü gazeteci ve yazar Nihat Genç, 62 yaşında hayatını kaybetti. Genç, uzun yıllar boyunca gerek köşe yazıları, gerekse de televizyon programları aracılığıyla toplumsal meselelere getirdiği özgün bakış açılarıyla tanınan bir isimdi. Hayatı boyunca gazetecilik mesleğine olan tutkusunu ve duruşunu koruyarak, birçok nesile ilham kaynağı oldu. Nihat Genç'in ani vefatı, hem sevenleri hem de meslektaşları arasında büyük bir üzüntü yarattı. Bu travmatik haber, Türkiye'nin medya dünyasındaki önemli kayıplardan biri olarak kayda geçti.
1959 yılında İstanbul’da doğan Nihat Genç, üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladı. Gazetecilik kariyerine 1980'lerin başında çeşitli dergilerde yazarak başladı. Nihat Genç, cesur eleştirileri ve sosyal meseleler üzerindeki derin analizleri ile dikkat çekti. Özellikle 1990'lı yıllarda 'Güneş' gazetesi ile Türk medyasında adını duyurdu. Genç, edebi yeteneği ve kalemiyle pek çok okurun beğenisini kazandı ve gazeteciliğin ötesinde bir yazar kimliğiyle de tanınmaya başlandı. Yazdığı kitaplar ve makalelerle Türkiye’nin kültürel ve toplumsal dinamiklerini sorgulayan Nihat Genç, her zaman cesur bir duruş sergiledi. Yıllar içinde birçok ödül ve takdir ile onurlandırıldı.
Nihat Genç'in kaleminden çıkan yazılar, çoğu zaman gündemi sarsacak türdendi. Farklı perspektifler sunarak okuyucularına düşündürücü bir deneyim yaşatmayı başardı. O, yalnızca bir gazeteci değil; aynı zamanda bir düşünce lideriydi. Türkiye’nin siyaseti, toplumsal meseleleri ve kültürel dönüşümlerine dair yaptığı tahliller, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle okurları bilgilendirdi. Genç, sık sık alışıldık düşünce kalıplarını sorguladı ve cesaretle eleştirdi. Bu tutumuyla genç kuşak gazetecilere ilham kaynağı oldu.
Nihat Genç’in vefatı sonrası sosyal medyada yüzlerce insan, onun anısına paylaşımlar yaparak, yazdığı eserlerden alıntılarla duydukları derin acıyı dile getirdi. Meslektaşları ve okurlarından oluşan geniş bir kitle, Nihat Genç’in özgün bakış açısının ve sesinin her zaman derin bir özlemle hatırlanacağını vurguladı. İfade özgürlüğü ve bağımsız gazetecilik konularında verdiği mücadele, onu yalnızca bir gazeteci değil, aynı zamanda demokrasiye inanan bir kahraman haline getirdi.
Nihat Genç'in kaybı, gazetecilik mesleğine olan inancı sarsarken, onun bıraktığı miras daha da büyüktür. Bugün, medyanın karşı karşıya kaldığı zorluklar ve sansür konuları üzerinde çalışmaya devam eden birçok gazetecinin, Nihat Genç’in fikirleri ve eserleri ile beslenmeye devam edeceği düşünülmektedir. Basın dünyası, cüretkar kalemi ile Türkiye’nin toplumsal ve politik yapısını sorgulayan Nihat Genç’i asla unutmamalı. Onun anısına duyulan özlem, bu topraklarda ifade özgürlüğü mücadelesine duyulan bağlılığı da beraberinde getirecektir.
Gazeteci Nihat Genç’in kaybıyla birlikte Türk medyası, büyük bir sesini daha kaybetmiştir. Ancak onun düşünceleri ve eserleri, kuşaklar boyunca yaşamaya devam edecek. Tıpkı onun daima ifade ettiği gibi, gerçekler ve fikirler ölmez. Nihat Genç’in hayatı boyunca yaşadığı ve yazdığı her şey, toplumsal hafızamızın önemli bir parçası olarak kalacak. Basın emekçileri, onun gibi cesur yürekleri her zaman hatırlayacak ve özgür bir ifade ortamının kıymetini bilecektir.