Son günlerde FETÖ ile ilgili dolandırıcılık skandalları birbiri ardına gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul merkezli bir çetenin, FETÖ'ye karşı yürütülen soruşturmalar aracılığıyla vatandaşları nasıl kandırdığına dair çarpıcı detaylar gün yüzüne çıktı. Dolandırıcıların, FETÖ bağlantılı oldukları iddialarıyla baskı uygulayarak nasıl büyük meblağlarda para topladığı, mağdurların ifadeleriyle adeta birer birer açığa çıkıyor. Bu durum, hem sosyal duyarlılığı hem de dolandırıcılık olaylarının ne denli çeşitlendiğini gözler önüne seriyor.
İstanbul'da ortaya çıkan dolandırıcılık skandalı, birçok ailenin hayatını alt üst etti. Dolandırıcılar, FETÖ mensubu oldukları iddiası ile vatandaşları korkutarak, onları büyük miktarda paralar vermeye ikna etmeye çalıştı. Kendi kendilerine FETÖ'cü olduklarını, bu durumda kendilerine yardımcı olunması gerektiğini savunan dolandırıcılar, mağdurlara çeşitli senaryolarla yaklaşarak, onlardan para almak için yalanlar uydurdular. Bu durum, kurbanları bir nevi psikolojik baskı altına aldı. Birçoğu, FETÖ'nün insanları haksız yere tutuklayıp cezaevine attığını düşünerek, kendilerini savunmasız hissetti ve dolandırıcıların önerilerine boyun eğdiler. Aldıkları yüksek miktarların ardında gerçek bir FETÖ ilişkisi olmadığını öğrenen mağdurlar, dolandırıcıların oyununa nasıl düştüklerini daha sonra kavradılar.
Dolandırıcıların kullandığı taktikler oldukça dikkat çekici. İlk olarak, mağdurlara kendilerini “güvenilir” biri olarak tanıtmaları, bu sayede inandırıcılıklarını artırmaları dikkat çekiyor. Ayrıca, dolandırıcılara ulaşan bir çok kişiyle yüz yüze bağlantı kurarak onların güvenini kazanıyorlar. Böylelikle, "ben de FETÖ mağduruyum" söylemiyle mağdurları yanlarına çekiyorlar. Gösterişli bir yaşam tarzı sürdüklerini ve toplumda itibarlı bir yere sahip olduklarını vurguluyorlar. Bunun yanında, kurbanlarının panik ve korku yaşamalarını sağlamak için, her durumda gerekli paranın şart olduğunu telkinde bulunuyorlar. Hatta bazı dolandırıcılar, kendilerine bir avukat verirken, o avukatın bile kendi taraflarında olduğunu iddia ediyorlar. İşte böyle korkutucu bir ortamda korkan insanları manipüle ederek, bir gecede binlerce lira vurgun yapmakta oldukça başarılara imza atıyorlar.
Bunların yanısıra, yasadışı çetelerin FETÖ'nün ismiyle korkutuşunu iş fırsatı olarak değerlendirerek, sosyal medya üzerinde de tanıtım yapmaları dikkat çekiyor. Kendilerini tanıtan bu dolandırıcılara halkın ilgisi hâlâ sürüyor. Sosyal medyada yaygınlaşan bu dolandırıcılık hikâyeleri, sanal ortamda da hızla yayılmasınıolduğu gibi, dolandırıcıların faaliyetlerine dair yeni bir cephe açıyor. Yüzlerce insanın psikolojiyle oynayan dolandırıcıların işledikleri suçlar, yalnızca insanları etkileyen yönüyle kalmıyor; aynı zamanda Türkiye'nin sosyal yapısına da zarar veriyor.
Bu tür dolandırıcılık olaylarının önüne geçmek için vatandaşların dikkatli olması ve bu tür durumlarda panik yapmadan yetkililerle iletişim kurması gerektiği bildiriliyor. Keza, FETÖ’nün etkin olduğu bir dönemde herkesin güvenliğini sağlamak adına, özellikle sosyal mecralarda doğru bilgi paylaşımı hayati önem taşıyor. FETÖ ile bağlantısı olduğuna dair tek bir bilgi bile sahibi olmayan insanların korku ve panikle hareket etmesinin dolandırıcıların işine yaradığı unutulmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, herhangi bir biçimde terörle mücadelede yer alan kişiler, asla bir vatandaşı dolandırmak amacıyla yola çıkmazlar. Bu nedenle, vatandaşların temkinli ve bilinçli olmaları her açıdan önemlidir.
Yapılan dolandırıcılık skandalları, FETÖ'nün geçmişteki davalarından yararlanan suçlular ile ilgili büyüyen endişeleri artırmıştır. Özellikle, dolandırıcıların insanları FETÖ’nün ismi kullanarak aldatma çabalarının önüne geçilmesi için yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerektiği belirtiliyor. Duyarlılığın arttığı bu süreçte, güvenlik güçlerinin ve sosyal medyanın da katkısıyla bu tür dolandırıcılıkların önüne geçilmesi adına daha fazla çalışma yapılması şart.
Sonuç olarak, FETÖ yalanıyla gerçekleştirilen bu tür dolandırıcılıkların önlenmesi, toplumda daha fazla bilinçlenme ve işbirliği ile mümkündür. Toplumumuzun karşı karşıya kaldığı bu tür tehditlerin üstesinden gelmek için herkes elini taşın altına koymalıdır. Sadece bireysel bilinçlenme değil, aynı zamanda ailelerin ve toplumun da bu konuda duyarlı olmaları, dolandırıcıların işine darbe indirmek için büyük bir adım olacaktır.