Hayatının büyük bir bölümünü sanatına adayan 87 yaşındaki zanaatkar, hızla kaybolan geleneksel el sanatlarını yaşatmak için durmaksızın çalışmaya devam ediyor. Bu yaşa gelmesine rağmen hala canlı bir tutkuyla işine sarılan ustamız, sadece kendi geçmişini değil, aynı zamanda genç nesillere de ilham vererek bir miras bırakmayı amaçlıyor. El emeği, özveri ve sevgi dolu bu hikaye, günümüz dünyasında unutulmaya yüz tutmuş değerleri yeniden canlandırıyor.
87 yaşındaki Ahmet Usta, çocukluğunun geçtiği kasabasında, ahşap işçiliği ve geleneksel el sanatları ile tanınan bir isimdir. Hayatına dair birçok anısını, yaptığı her bir eserle birlikte ölümsüzleştiren Usta, mesleğini sadece bir iş olarak görmemekte, aynı zamanda bir tutku ve hayat tarzı olarak da benimsemektedir. Genç yaşlarda babasından öğrendiği el becerileri, zamanla ardında bir miras bırakacağı bir sanata dönüşmüştür. Ahmet Usta için her bir parça, sadece bir alet ya da eşya değil, yaşamının bir parçası, bir hikaye taşıyıcısıdır."
Mesleğinde geçirdiği 70 yılı aşkın sürede, çeşitli teknikler geliştiren ve bu sayede kendine has bir stil oluşturan Usta, her çalışmasında özveri ve aşkı hissettiriyor. Geleneksel desenlerin ve tekniklerin yanı sıra modern tasarımlara da yer vererek, genç nesillerin ilgisini çekmeyi başarmaktadır. Usta, her bir eserinin sıradan bir nesne olmasının ötesinde, duygusal bir bağ taşıdığını dile getiriyor: "Yaptıklarım, sevgiyle ördüğüm hikayelerdir. Her eser, bir ruh taşıyor ve onunla konuşmak mümkün," diyor.
Ahmet Usta, sadece bir zanaatkar olarak değil, aynı zamanda bir eğitmen olarak da dikkat çekiyor. Yerel okullarla iş birliği yaparak atölyeler düzenleyen Usta, gençlere el sanatlarının önemini ve değerini anlatıyor. Bu sayede unutulmaya yüz tutmuş el becerilerini yaşatarak, gençlerin bu sanatlarla ilgilenmelerini sağlamayı hedefliyor. "Onların bu sanatı öğrenmesini sağlamak benim en büyük hayalim," diyor. Bu atölyelerde gençler, Ahmet Usta’nın rehberliğinde, ahşabı şekillendirmeyi, geleneksel desenleri uygulamayı ve sanatın ruhunu keşfetmeyi öğreniyorlar.
Usta'nın aktardığı beceriler yalnızca teknik bilgi değil, aynı zamanda sabır, özveri ve yaratıcılık gibi yaşam becerilerini de içeriyor. "Zanaatkârlık, sadece el becerisi ile değil, ruhun tümüyle işin içine katılmasıyla oluşur," diyen Usta, gençlerin bu yaklaşımı benimsemesini görmekten mutluluk duyuyor. Yıllar içinde sadece bir zanaatkar olarak değil, bir mentor haline geldi ve birçok gence ilham kaynağı oldu.
87 yaşında olmasına rağmen, Ahmet Usta'nın enerjisi ve çalışkanlığı, birçok genç nesil için bir motivasyon kaynağı. Bugün bile sabahın erken saatlerinde atölyesine giden Usta, işine olan tutkusunu her gün yeniden alevlendiriyor. Zaman zaman sağlığı elvermediğinde bile, eserlerini tamamlamadan bırakmayı asla düşünmüyor. “Bir eseri yarım bırakmak, onun yaşamına da son vermek gibidir,” diyerek, sanatı için ne kadar bağlı olduğunu ifade ediyor.
Sonuç olarak, Ahmet Usta'nın hikayesi, yalnızca bir zanaatkarın yaşamı değil, aynı zamanda kültürel mirasın ve geleneklerin yaşatılmasının öneminin de bir sembolüdür. Unutulmaya yüz tutmuş el emeğini yaşatan ve geleceğe taşıyan bu gibi kişiler, toplumumuzun değerinin farkına varmamızda büyük bir rol oynamaktadır. Ahmet Usta'nın azmi ve sevgisi, hem kendi nesline hem de gelecekteki nesillere yön gösterecek bir ışık olmaya devam etmektedir.
Bu el sanatları hikayesini bizlere taşıyan Ahmet Usta, gelecek nesillerin de bu değerleri anlaması ve yaşatması için var gücüyle mücadele ediyor. Onun azmi ve sevgisi, unutulan değerlerin bile yeniden hatırlanabileceğini gösteren bir örnektir.