117 yaşında hayata gözlerini yuman dünyanın en yaşlı insanı, hayatı boyunca biriktirdiği tecrübelerle uzun yaşamanın sırlarını paylaştı. Yaşlılık, insanlık tarihi boyunca en çok araştırılan konulardan biri olmuştur; sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek, birçok kişinin hayali. Yıllar boyunca sağlıklı bir yaşamın anahtarlarına dair birçok teori ortaya atılmışken, bu yaşlı insanın hayatı, herkes için ilham verici nitelikteki sırlarını gün yüzüne çıkardı.
Dünyanın en yaşlı insanı olarak bilinen bu kişi, hayatta kalmanın sadece genetik bir miras olmadığını, aynı zamanda yaşam tarzı ve alışkanlıklarla da yakından ilişkili olduğunu vurguladı. Sosyal yaşamın, bağların ve pozitif enerjinin yaşama sevinci üzerinde etkili olduğunun altını çizen bu yaşlı insan, genç nesillere “Dostluk ve sevgi dolu ilişkiler, yaşamın en önemli elementleridir” şeklinde tavsiyelerde bulundu.
Uzun ömürleriyle bilinen toplumların yaşam tarzlarını incelediğimizde, genellikle sosyal etkileşimlerin güçlü olduğu, kaygının az olduğu ve stresin minimize edildiği bir ortamda yetiştiklerini görürüz. Bu yaşlı birey, çocukluğunu geçirdiği küçük köyde komşuları ve akrabalarıyla geçirdiği zamanların, huzurlu ve sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu belirtti. Aynı zamanda, mutlu anların paylaşılması ve beraber kahkaha atmanın, yaşam kalitesini artırdığını düşünüyor.
Dünyanın en yaşlı insanının uzun yaşama sırlarından biri de sağlıklı beslenme alışkanlıklarıydı. 117 yıllık yaşamı boyunca, çoğunlukla doğal ve taze gıdalarla beslendiğini, sanayi ürünlerinden uzak durduğunu ifade etti. Sebzeler, meyveler ve az işlenmiş gıdaların yanı sıra, zaman zaman geleneksel tariflerle yapılan yemekler onun beslenme düzeninin temelini oluşturdu.
Uzun ömrüne katkıda bulunan bir diğer önemli unsur ise fiziksel aktiviteydi. Yıllar boyunca düzenli olarak yürüyüş yapmayı, bahçede çalışmayı ve aktif kalmayı alışkanlık haline getirdiğini belirtti. Vücudunun esnek kalmasını sağlamak için yoga ve meditasyon gibi rahatlatıcı aktiviteleri de hayatına dâhil ettiğini söyledi. Bu tür fiziksel aktivitelerin yalnızca bedeni değil, zihni de dinç tuttuğunu, dolayısıyla ruhsal sağlığın güçlü kalması için de elzem olduğunu vurguladı.
Görevi Türkiye'nin Batı Karadeniz Bölgesi'nde ikamet eden ve ömrünü sağlıklı bir biçimde geçiren bu kişi, her zaman pozitif düşünmeyi ve hayata olumlu bir perspektifle bakmayı ilke edinmiş. Ona göre, zihinsel sağlık, fiziksel sağlık kadar önemlidir. “Hedefler belirlemek, kendini sürekli geliştirmek ve öğrenmeye açık olmak, yaşın ilerlemesiyle kaybedilmemesi gereken özelliklerdir” diye ekledi. Uzun bir yaşam sürmenin sırlarını dinleyenlerin her biri için, bu hangi yaştan olursa olsun geçerli olan evrensel bir ders niteliği taşıyor.
Dünyanın en yaşlı insanının hayat hikâyesi, sadece uzun ömürle ilgili değil, aynı zamanda insana dair önemli öğretilerle dolu. Gençlerle deneyimlerini paylaşarak, onların hayatlarına dokunmuş olması, gelecekteki nesillere ilham kaynağı olmayı da beraberinde getiriyor. Herkese önerebileceği en önemli şeylerin başında, en önemsiz gibi görünen anların bile, sağlıklı bir yaşamda büyük bir yer kaplayabileceği geldiğini belirtti.
117 yaşında hayatını kaybeden bu yaşlı insanın bıraktığı miras, tüm insanlık için önemli bir ders niteliğinde. Her bireyin kendi yaşamına uygulayabileceği sırlar taşıyan bu hayat hikâyesi, toplumları sağlıklı bir şekilde bir arada tutmanın ve insanlığı sürekli ileriye taşımak için özveriyle çalışmanın anlamını hatırlatıyor. Kısacası, uzun bir ömrü kazanmak için gerekenler, sadece vücut sağlığını korumakla değil, aynı zamanda içsel huzuru sağlamakla da doğrudan ilişkilidir. Tüm bunların ışığında, uzun yaşamın sırrı aslında basit ve evrensel gerçeklere dayanıyor: Sevgi, dostluk, sağlıklı bir yaşam tarzı ve pozitif bir zihniyet.